Geçenlerde, yine Yeditepe Üniversitesi’ndeydim.
Gitmişken, “çocuklar”la bir sohbet edeyim dedim. Ayarlaması da kolay oluyor. Suna’yı tanıyorum çünkü. Suna mı kim? Suna, Suna Dündar. Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nün uzun zamandır sekteteri. Ben gittiğimde oradaydı. Ben çıkarken de. Hala da orada. Organizasyon yaptırmak isteyince, beş dakikada oluveriyor.
Ha, tabi bu arada bölüm başkanı Şebnem Hanım’ın “default” iznine de güvendiğimi eklemek lazım. Yoksa sırf Suna’yı tanımakla olmaz.
Neyse, özetle “elimin ulaştığı ipleri çektim, organize ettim” diyelim, devam edelim.
Bu çocuklar genel olarak beni tanımıyorlar. Tabi, okulun kapısından çıkalı üç seneyi geçti. O zaman birinci sınıf olanlar, şimdi mezun olmak üzere.
Sohbet biraz tutuk başladı. Daha doğrusu, biraz “tipik” başladı. Yani suya sabuna dokunmayan sorular sordular önce. “Google nasıl”, “Nasıl oluyor bu işler” falan gibilerinden.
Yaklaşık bir kırk beş dakika içinde ısınmaya başladı ortam. İşte o zaman kafalarındaki gerçek soruları sormaya başladılar. Benim esas istediğim mesele de oydu aslında. Kafalarında, esas olarak kimseye soramadıkları, onları rahatsız eden, anlamadıkları falan bir grup şey var. Onları sormaya başladılar.
Mesele stajdan açıldı önce. Onu da ayrı bir yazı olarak yazacağım, fazla derin girmeyeyim.
Sonra, kızlardan biri, şöyle sordu: “Neden bayan yazılımcılar tercih edilmiyor ya da neden olumsuz bakılıyor?” dedi…
Ben her zamanki patavatı soyulmuş adam olarak, sorusunu alıp, özüne indirgedim: “Yani,” dedim, “‘neden kadnları işe almıyorsunuz yaa’ mı demek istiyorsun?”.
Tabi, esas soru bu. Kadın yazılımcı neden tercih edilmez? (Kadın yazılımcı? Kız yazılımcı? Bayan yazılımcı? İsimlendirme de ayrı dert, ben kadın demeye devam edeceğim.)
Bu meselenin bir kaç tarafı var.
Önce, temeli olan sebepler var. Sonuçta, Türkiye’den bahsediyoruz. Belli toplumsal durumlar var. Bir de lanet olası yazılım işinin gerçekleri var.
Yazılım işi, genelde sarkar. Projeler gecikir. Mesai saatleri uzar. İşyerine yaşanır hale gelir.
İşte bu durumda, kadın yazılımcının “potansiyel problem”leri daha fazladır. Evli olmasa, “evden kızar”lar. Evli olsa, kocası arıza çıkartabilir. Zaten “kız başı”yla böyle işler yapması çok “doğal” karşılanmamaktadır. Erkek yazılımcıda bunlar olur mu? Olur. Ama kadında daha fazla olacağı da bir gerçektir. Ben mesela, halası arıza çıkartan eleman gördüm. İsim vermeyeceğim, ayıp olur, o kendini biliyor ama.
Bir de “online” olan, web işiyse… Gecenin bir yarısı acil durumlar olur. Bir kadını, gecenin ikisinde, bir erkeği arar gibi cepten aramak mümkün müdür? Olabilir. Ama olmayabilir de. Telefonu kocası açar da “ne var ula” diye girerse lafa… İşimiz var yani.
Evli değilse evlenme ihtimali vardır, kocası halen kanunen “ben çalışmasına izin vermiyorum” dese, hem işi bırakacak hem de tazminat hakkına sahip olacak. Doğurması da olasılık, “ben çocuğuma bakacağım” der, gider…
Bunların belli bir temeli var. Dolayısıyla, bunlara karşı taze kadın yazılımcıların kendini savunması mümkün olabilir — niyetlerini ifade ederek. Mesela, erkek kısmı kadar çalışacağını, icabı halinde gece kalkıp iş halledeceğini, bunları kabullendiğini söyleyerek. Bunlar gereksiz toplumsal baskıların sonucudur çünkü. Geri kalan evlilik, çocuk gibi kişisel durumları da işverenin yutması gerekir bunun karşılığında.
Bir de, aslı olmayan, “batıl” inançlar var. “Kadından yazılımcı olmaz”, “saçı uzun aklı kısa” falan gibi. Bunlara bir şey yapamazsınız. Böyle düşünen işverenlerle çalışmayın zaten.
Tabi, aslında bütün bunları dert yapan şey şöyle bir şey: Türkiye’de, uzun yıllardır (canlı olan kimsenin hatırlayamadığı kadar uzun süredir) işsizlik hep yüksek olmuştur. Dolayısıyla, avantaj hep işverenden yanadır. Bu eleman bolluğu varken, “olmuşken erkeği olsun” denmesini mümkün kılan şey budur.
Elbette, tecrübe sahibi olduktan sonra, bunu aşmak o kadar zor değildir. Eşdeğer erkek bulunmuyorsa… Batıl inanç sahibi olmayan işverenler, kadınları tercih edecektir. İşte, mesele o tecrübeyi edinebilmekte…
Bu arada, yazdıklarımdan dolayı beni haşlamaya niyetlenen varsa… Ben yukarıda durumu tespit ettim sadece. Yoksa kadın yazılımcılara falan karşı değilim. Avantajlı tarafları da vardır kadın yazılımcı çalıştırmanın. Askerlik derdi yoktur mesela. Kavga çıkarsa sizi dövebilme ihtimali azdır. Askerlik gibi “herif herif herif” dolu bir işyerinde çalışmaktansa, kadın yüzü görmek daha iyidir.
Tabii, aslında o da hikaye. Bana göre, yazılımcının sahip olması gereken özellikler arasında, cinsiyet pek yer sahibi değil. Ben, yazılımcının, zeki, hızlı, dayanıklı, sorumlu ve ahlaklısını severim.
Saçının boyu beni ilgilendirmez.
Bir cevap yazın